Beni Kör Kuyularda- Hasan Ali Toptaş


Beni Kör Kuyularda “bütün mümkünlerin kıyısında”n,
tam da oradan konuşuyor. İnsanlardaki seyir merakı,
bu merakın doğurduğu acımasızlık, habire dönen karanlık bir çark, çarkın öğüttüğü insanlar, yarım kalmış sevdalar
ve parçalanmış hikâyeler…
Beri yandan, roman boyunca iki soru peşimizi bırakmıyor: Hakikaten gittiler mi? Gittilerse nereye gittiler?
Beni Kör Kuyularda, Kuşlar Yasına Gider’den sonra
“HAT edebiyatı”na yeni, taptaze bir kan.
“Dünyanın renkleri değişti onlar ilerledikçe, dünyanın sesleri,
sessiz-likleri değişti, şekilleri sonra, kapıları, kapılarından girip çıkanları değişti, gülenleri, ağlayanları, yürüyenleri değişti,
ağaçları, çimenleri, yaprakları değişti, güzellikleri,
çirkin-likleri değişti, hatta bütün bunlarla ve daha başka şeylerle birlikte mesafeleri, boşlukları ve bu mesafelerle bu boşluk-larda gezinen kokuları da değişti.”
“Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.”
-Frankfurter Allgemeine Zeitung
**

"Ruhunun birisini gömmeye mi ihtiyacı vardı, kendi gözünde kendini ancak bu yolla mı kabul edecekti ya da gelecek için farkında olmadan, tuhaf bir dürtüyle vicdan azabı mı tedarik ediyordu, bilmiyorum."

Kitap Güldiyar'ın babasına yemek götürmesiyle başlıyor ve götürüp geldikten sonra da Güldiyar bir daha konuşmamaya başlıyor... Güldiyar'a ne oldu da bu hale geldi sorusu kitabı okurken hep karşınıza geliyor. Güldiyar'ın bu halinden insanlar faydalanmaya başlıyor... Ve işte o zaman karşımıza bazı insanların ne kadar kötü kalpli, bencil, para uğruna neler yapabileceği gibi düşünceler çıkıyor...


"Ağbi,dedi hıçkırıklarının arasından. Biliyor musun ağbi,onu görünce benim içimdeki yeşiller dört parmak uzardı."

Adından da anlaşılacağı gibi Hasan Ali Toptaş bu kitabında bizi bir kuyuya atıyor ve sorularla, düşüncelerle o kuyudan çıkmamızı istiyor aslında... ama bu kuyudan çıkmak çok zor çünkü hayatında bir kez Hasan Ali Toptaş okuyan biri benim ne demek istediğimi anlar... Hasan Ali Toptaş okuruna her zaman ucu açık çok şey bırakır, bu kitabında da aynısını yapıyor. O ucu açık cümlelerde, kullandığı temiz Türkçe de ne demek istediğini anlamak, düşünmek ve sorulara kendi içinde yanıtlar aramak Hasan Ali Toptaş'ı farklı kılan bir özellik.

Diğer kitaplarına oranla biraz daha aşağıda kalmış bir kitap olsa da beni yine çok etkiledi. Özellikle kitap bitince büyük bir boşluğa düştüm çünkü birçok sorum yine cevapsız kaldı... Ama Hasan Ali Toptaş'ı farklı kılan bu değil miydi zaten ? Kısacası kitabı çok sevdim ve okumanızı kesinlikle tavsiye ederim.Ama ilk kez Hasan Ali Toptaş okuyacaksanız, ilk okuyacağınız kitabı bu olmamalı...


Yorumlar