Ölü Kuşların Sessizliği - Başak Sayan


Nefes kesen bir tempo. İnsanı çepeçevre saran bir hikâye.
Beklenmedik olaylar örgüsü...

İçine çektiğin nefes gibidir hayat. Önce alırsın, sonra verirsin. Her şey hareket halindedir. İleri ve geri. Öne ve arkaya. İçe ve dışa. Yukarı ve aşağı. Sarkaç hiç durmaz. Ritim kendini telafi eder. Her inişi çıkış, her doğuşu yok oluş, her acıyı sevinç izler. Bu yüzden her keder mükâfatlanır. Her fedakârlık ödüllenir. Her borç mutlaka ödenir.

İstanbul Dragos'taki yazlık evde ölü bulunan bir adam. İntihar mı yoksa cinayet mi belli değil. Aynı anda İstanbul'un başka bir noktasındaki evde bulunan karısı kendi isimlerini taşıyan kuşların boyunlarının kırılarak öldürüldüğünü fark eder. Bir sorun daha vardır. Hiçbir şey hatırlamamaktadır.

Olayı takip edenlerden biri yükseleceğine kesin gözüyle bakılırken emniyet içindeki bir grubun kumpası neticesinde sürülen ve hakkında dava açılan bir istihbaratçı, diğeri ise kadın olmanın zor olduğu topraklarda Cinayet Büro'da çalışan tek kadın polis. Bu iki kişi gittikçe karışık bir hal alan soruşturmayı yürütürken birlikte çalışmaya koyulurlar. Soruşturma derinleştikçe geçmişteki sırlar ve bedeli ödenmemiş günahlar bir bir ortaya çıkmaya başlar. Artık herkes kendi geçmişiyle yüzleşmek zorundadır.

Başak Sayan "Bağlanma Korkusu" ve "Kelebeğin Kaderi"nin ardından bu kez "Ölü Kuşların Sessizliği" ile okuru psikoloji ve felsefenin iç içe geçtiği, soluk soluğa okunacak, heyecan dozu yüksek, sırlarla dolu bir dünyaya davet ediyor.

Başına gelenlerin nedenini anlamak için geçmişine bak!
**

"İçine çektiğin nefes gibidir hayat. Önce alırsın, sonra verirsin. Her şey hareket halindedir. İleri ve geri. Öne ve arkaya. İçe ve dışa. Yukarı ve aşağı. Sarkaç hiç durmaz. Ritim kendini telafi eder. Her inişi çıkış, her doğuşu yok oluş, her acıyı sevinç izler. Bu yüzden her keder mükâfatlanır. Her fedakârlık ödüllenir. Her borç mutlaka ödenir."


Baş karakterimiz Nazlı,çocukluğunda yaşadığı bir olaydan dolayı kendince bazı sorunlar yaşamaktadır.Ancak yaşadığı bu olayı bir türlü hatırlayamamaktadır ve annesi sır gibi saklamaktadır. Aslı, Nazlı'nın kardeşi ve onun tam zıttı bir karaktere sahiptir. Hayatında yaptığı seçimler ve yanlışlıklar onu işin içinden çıkmaz hallere getirir. Mevhibe Hanım kızların annesi. Nazlıyı korumak için üzerinde çok baskı uyguluyor ve bir anne olarak kızlarını fazla etkilenmesin diye çok büyük bir olayın etkisinden korumaya çalışmış. Emre, Nazlı'nın değişik karakterli eşi.Ailesinden hiç kimsenin olmadığını söyleyip duruyor hep.
Hayatları her şeye rağmen devam ederken bir sabah Nazlı eşinin ölüm haberi ile sarsılır ve kendine gelemez. Hastaneye yatırılır burada tedavi görürken neler yaptığını,neden evinin dağınık olduğunu,kuşlarının öldüğünü ve kafasındaki şişliği hatırlamaz. Emre'nin ölümünü araştıran Mehmet Ali ve diğer polisle bunun bir cinayet olduğuna kanıt getirirler.Bazı testler sonucunda Nazlı baş suçlu listesine girer ancak daha da derinlere gidildikçe hiç beklenmedik olaylar çıkmaya başlar. Peki ya kocasını öldüren Nazlı mı? Başkası mı? Bu hiç beklenmedik olaylar neler? Peki kocasının söyledikleri ne kadar doğru? Ve Nazlı'nın küçükken yaşadığı olay ne ?


"Unutmak Tanrı'nın insana verdiği en büyük mucize.Yoksa yeryüzündeki onca acıya,kedere,zalimliğe ve kötülüğe nasıl katlanırdı insan? Ölümü bile unutuyor insan yaşarken,ötesi var mı?Belki de yaşayabilmemizi sağlayan yegâne şeydir bu;unutabilme becerisi."


Yeni bir kitap yorumu ile karşınızdayım.Kelebeğin Kaderini okuyup,yorumladığım da ne kadar çok sevdiğimi zaten dile getirmiştim ancak Ölü Kuşların Sessizliğini daha çok sevdiğimi hatta bayıldığımı söyleyebilirim.Bu kitabında farklı bir konu işlemiş Başak Sayan,iyi ki de işlemiş.Çünkü ben konuya,olay örgüsüne,kişilere tek kelime ile bayıldım.Gerilim en üst noktadaydı ve ne olacak,suçlu kim diye diye 3 saatte kitabı bitirdim.


"İnsanların içlerinde en yakınlarından bile sakladıkları bir karanlık taraf vardır."

Başak Saya'nın çok sade ve güzel bir anlatımı var. Okuyucuyu hiç sıkmıyor ve kitap elinizden su gibi akıp gidiyor. Kitapta altını çizdiğim ve etkilendiğim bir sürü cümle oldu. Ve kitap sayesinde tekrar tekrar beynime kazınan bir şey oldu ki o da; bu hayatta kime ne kötülük yapıyorsak,bir süre sonra aynısı gelip bizi buluyor ve ona yaptığımız kötülüğü biz yaşamış oluyoruz. Başak Sayan da kitabında bu konuyu çok güzel işlemiş. Eğer yeni bir kitap arayışındaysanız şiddetle önerebileceğim bir kitap Ölü Kuşların Sessizliği. Eminim siz de benim kadar seveceksinizdir. Emeğinize,kaleminize sağlık Başak Hanım :)



Yorumlar