Anlam Arama - Hazal Yılmaz


“Yaş alıyorum. Yüzümde güneşten kısılan gözler, kafamın tepesinde dolaşan düşünce balonlarına eşlik eden çatık kaşlar, büyük kahkahalar, The Notebook gibi filmlerde mütemadiyen ağlamama sebep sulu gözler sebebiyle artan çizgileri, üst üste içilen ve karıştırılan içkilerin ertesi günü bedenimi çarpan yorgunluğu, bavul çekiştirmekten sırtıma saplanan spazmları saymazsam, hoşuma gidiyor.
Artık hikâye biriktirmek için yaşamıyorum. Eski hikâyeleri kafamda döndürüp nerede hata yaptığımı aramıyorum.”
Beşiktaş-Kadıköy vapur iskelesinden Londra’nın parklarına, meydanlarına koşan Hazal Yılmaz, çocukluğu ve olgunluğu arasındaki labirentte dolaşıyor ve bazen bilinç akışı, bazen çözümleyici bir yazma dürtüsüyle kendini izliyor. Çocukluğun kesilmiş sahnelerini hayalleriyle süslüyor.
**

“Tek istediğim. Dünkü kendimden daha bir şey olayım yeter. Daha yorgun, daha verimli, daha anlayışlı, daha umutlu, daha kırgın, daha çok şarkı bilen.”

Uzun zamandır Instagram üzerinden yazılarını takip ettiğim biri Hazal Yılmaz. Kitap çıkardığını duyar duymaz koşup aldım ve hemencecik bitirdim. Beşiktaş-Kadıköy vapur iskelesinden başlayıp Londra'ya kadar uzanan hikayelerden oluşuyor. Hikayelerin bende bıraktığı en baskın his hüzün oldu... Ama bu hüzün sizin tahmin ettiğinizden daha farklı bir hüzün(okursanız ne demek istediğimi anlarsınız.) Bazı hikayeleri okurken kendinizi göreceksiniz. Bazen üzülecek bazen mutlu olacaksınız.

"Yaşadığın, seni gülümseten şeyi, mesela asfaltın üzerine çökmüş köpek patisi izlerini, on kişiye anlatıp, birine söylemediğin için hissettiğin o eksiklik duygusu var ya. Hah. Onun adı özlemek. İyi bak kendisine, beslemesen de büyüyor."

Bunun yanında bir kez daha Hazal'ın o özgür ruhuna hayran oldum. Sürekli kendini yolda bulması, babasını hep anması kitabı daha da güzel kılmış. Zaten okumaya başladığınız an elinizden bırakmak istemeyeceksiniz, hikayeler sizi sarıp sarmalayacak... Okumanızı tavsiye edeceğim bir kitap, pişman olmayacaksınız :)

Yorumlar