Kırlangıç Çığlığı - Ahmet Ümit


Acıyı gördüm. Gözlerinin ortasında bir çiçek gibi büyüyen irisin önce ağır ağır büzülmesini, ardından çığlık gibi ansızın patlamasını gördüm. Titreyen dudaklar, bal mumuna dönüşen yüzleri, çöken yanakları, irileşen elmacık kemiklerini, birer mağara gibi derinleşen göz çukurlarını, kurumuş ağızların içinde pelteleşen dilleri gördüm.
Anladım ki benliğimizin farkına vardığımız an, acının pençesinde kıvrandığımız andır.
Çığlık değil, ürperiş değil, evet, nereden geldiğini bilmediğim o vahşi iniltiyi kalbimin derinliklerinde duydum. Soluksuz kaldım, boğazım kupkuru, alnım ateşler içinde, tuhaf bir hülyaya kapılmışım gibi sürüklendim o dipsiz boşlukta. Hayatın en karanlık sırrıyla yüzleştim.
Karanlığın her aşamasından geçtim, akan kanın sesini duydum, ölümün serinliğini damarlarımda hissettim.
Geçmişin kamburunu çoktan söküp attım sırtımdan. 
İnsanın insanı öldürdüğü o ilk ânı gördüm, katilin zafer haykırışını, kurbanın korku çığlığını işittim. 
Her an uyanmaya hazır o muhteşem dürtüyü bastırmak, insanlığın en masum haline, en saf doğasına dönmemek için yıllarca ihanet ettim kendime. Kendimle birlikte bütün dünyayı da kandırdım. Neredeyse başaracaktım ama bırakmadılar, benim adıma onlar öldürmeye başladılar.
İşte bu yüzden geri döndüm...
**
“O kadar çok hayal kırıklığına uğradım ki, artık umut etmek istemiyorum. En saf, en masum sandığımız kişiler bile binbir hesap içinde. Hem de kirli, kanlı hesaplar. En fenasına hazır olmak lazım. O zaman daha az mutsuz oluruz...”
Nevzat komiser, Ali ve Zeynep yine bir cinayet olaylarını çözüyorlar. Aslında bu çözdükleri olaylar yarım kalmış bir dava'nın devamı. Yıllar önce biri 12 çocuk tacizcisini öldürmüş ve öldürürken de gözde kırmızı bir bağ,öldürülen kişinin yanına oyuncak ve boyundan tek kurşunla işlerini halletmiş. Ve bu cesetleri genelde çocukların çok olduğu park,kreş vb gibi yerlere bırakmış. Aradan yıllar geçiyor ve bir cinayetle bu olay tekrar başlıyor. Bu sefer dava Nevzat komiser ve ekibinin elinde. Cinayetleri işleyen kişiye Körebe lakabı konulmuş ve bu sefer işledikleri cinayetlerle biraz daha kafaları karıştırmaya başlıyor. Çocuk tecavüzünden, Suriyeli mültecilere ve oradan da organ kaçakçılığına uzanan bir yolculuk başlıyor Nevzat komiser ve ekibi için.Ama bu Körebe öyle biri ki polislerin yapabileceği her şeyi çok iyi biliyor ve genelde onlardan önce davranıyor. Acaba bu Körebe kim ? Nevzat komiser ve ekibini nasıl bir olaylar zinciri bekliyor? Cinayetleri işleyen kişiyi bulabilecekler mi dersiniz?

                                                 


"Vicdanını yitirmiş bir dünyadan başka nedir ki cehennem?"


Sevdikleri sandıkları bir el çocuk bedenine ne kadar zarar verebilir ? Bu zararlar ileride ne gibi sorunlara neden olur? Peki onlar için bu acı ve utanç nasıl geçer ? Canım Ahmet Ümit bu kitabında yurtlarda büyüyen, anne ve baba sevgisi görmeyen ve onlara yapılan tacizler ile Suriyeli mülteci çocukların organ kaçakçılığına nasıl maruz kaldıkları üzerinde duruyor. Öncelikle böyle bir konuya değindiği için Ahmet Ümit'i tebrik etmek lazım çünkü ben okurken çoğu yerde çok utandım insanlıktan. Onların yaşadıklarını okudukça, psikolojilerini gördükçe çok büyük bir üzüntü duydum. Hepsi gerçekti ve o gerçekler yüzünüze tokat gibi çarpıyordu.
Son sayfasına kadar merakı diri tutan ve gerçek olayların anlatıldığı bu mükemmel kitabı okumanızı tavsiye ederim. Uzun zaman sonra en çok etkilendiğim bir kitap oldu kendisi ve Ahmet Ümit'in en sevdiğim kitapları arasında ilk sıraya yerleşti bile.





Yorumlar