Kuşlar Yasına Gider - Hasan Ali Toptaş


Pırıl pırıl ışıyan Türkçesiyle Hasan Ali Toptaş, Kuşlar Yasına Gider'de romancılığına yeni bir boyut katıyor: anlatmıyor, söylemiyor; nefeslendiriyor. 

Kadirşinas otlarının mırıltısını, of dememenin ilmini, eldeyken kıymetini bilmenin erdemini, ömürden giden günlerin sabrını okudukça zihnimiz, gönlümüz havalanıyor. 

"Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır" sözü yankılanıyor kulaklarımızda. 

Kuşlar Yasına Gider; atların koşması kadar doğal, kaleme iç çektirecek kadar merhametli bir roman.
**

“Ben az öteden, onlara bakıyordum o sırada; kısa görünen uzun bir cümleye, etkisi aylar sonra hissedilecek olan hüzünlü bir sahneye ya da derinliği yüzeyine gizlenmiş, kenarları günlük hayatın meşgalesiyle çevrili muhteşem bir resme bakar gibi bakıyordum.”

Roman kahramanlarımızdan Aziz Bey protez bacağını yaptırmak için Denizliden Ankara'ya oğlunun yanına gidiyor. Oğlu babası için elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır ama babası onlara yük olduğunu düşünür ve memleketine geri döner. Fakat oğlu babası her kötüleştiğinde ve onu merak ettiğinde yanına gider. İşte hikaye hep Ankara-Denizli hattı içerisinde geçiyor ve Aziz Bey'in insanlığa ait iyiliklerini,konuşmalarını, bir evladın babası için onu rahat ettirmek için verdiği çabayı göreceksiniz.


" Babalar, alınlarımıza yazılmış yalnızlıklardır."

Hasan Ali Toptaş'ın okuduğum üçüncü ve aralarından en çok sevdiğim kitabı oldu. Hasan Ali Toptaş'ın öyle naif öyle duru bir dili var ki anlattıkları hikayelerde geçen duyguları iliklerinize kadar hissedebiliyorsunuz. Bu kitabı da aynen öyle ve sonu,yaşanacakları bile bile kendinizi hazırlıyorsunuz sona. Özellikle evladın babasına beslediği o sevgi ve düşkünlüğü beni çok etkiledi.İçinizi ısıtacak ve yeri gelince hüzünlendirip ağlatacak bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.

Yorumlar