Başlangıç - Dan Brown


Kim olursan ol, neye inanırsan inan,

Çok yakında her şey değişecek...

Genç adam, aniden üç büyük dinin temsilcilerine döndü. “Şaşırtıcı bulacağınızı tahmin ettiğim bilimsel bir buluşum sebebiyle bugün buradayım. İnsanlık deneyimimizin en temel iki sorusuna cevap bulma ümidi ile yıllardır peşinden koşuyordum. Bu bilginin tüm inananları derinden etkileyeceğine inanıyorum. Nasıl desem, ‘yıkıcı’ diye tanımlanabilecek bir değişikliğe sebep olabilir. Birazdan
görecekleriniz, dünyayla paylaşmayı umduğum sunumun kaba bir kesiti. Fakat bunu yapmadan önce dünyanın en etkili din adamlarına danışmak, en çok etkilenecek kişilerce nasıl algılanacağını öğrenmek istedim.”

Piskopos, haham ve ulema birbirlerine baktılar, sıkılmış görünüyorlardı. Piskopos, “İlginç bir girizgâh Bay Kirsch. Bize gösterecekleriniz dünya dinlerinin temelini sarsacakmış gibi konuşuyorsunuz," dedi. Genç adam kutsal metinlerin saklandığı bu eski mahzende etrafına baktı. Temellerini sarsmayacak, yıkacak, diye düşündü. Din adamları üç gün içinde bu sunumu bir etkinlikle insanlara duyuracağını bilmiyorlardı. Bunu yaptığında tüm insanlar, dini öğretilerin gerçekten de ortak bir noktası bulunduğunu anlayacaklardı: Hepsinin tümden yanlış olduğunu...

Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?

İnsanoğlunun var olduğu günden beri cevabını bulmaya çalıştığı bu temel soruya cevap bulma iddiasındaki bir fütüristin tam da keşfini açıklayacağı gece her şey trajik bir biçimde karanlığa gömülür. Eski öğrencisinin sunumuna davetli olan Simgebilim Profesörü Robert Langdon söz konusu keşfi öğrencisinin anısına dünyaya duyurmaya karar verir. Ancak, kendisini bekleyen şifrelerden, acı sürprizlerden ve ölümcül fanatiklerden habersizdir...
**

“Şu an tarihin ilginç bir kıyısında duruyoruz.Dünya baş aşağı olmuş gibi duruyor,hemen hiçbir şey hayal edildiği gibi değil. Ama kararsız durumlar daima büyük değişikliklerin habercisidir. Dönüşümlerden hemen önce kargaşa ve korku baş gösterir. Sizlerden insanın yaratıcılık ve sevgi yeteneğine inanmanızı istiyorum; çünkü ikisi birleştiğinde her türlü karanlığı aydınlatacak güce sahip olur.”

Robert Langdon yine kendini bir maceranın içinde buluyor. Fütürist öğrencisi Edmund Kirsch insanlığın yüzyıllardır cevabını bulamadığı iki soruya yanıt buluyor. "Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?..." Bunu duyurmak için Bilbao'da yapılacak bir sunum hazırlıyor ve Langdon'u da çağırıyor. Sunumuna başlayıp tam her şeyi açıklayacakken buna engel olunuyor ve Edmund'un başına kötü bir şey geliyor. Bundan sonra Langdon ve müze yöneticisi Ambra Vidal açıklamaları,soruları yarım kaldığı yerden devam ettirmek istiyorlar ve büyük bir maceraya atılıyorlar. Sandıkları kadar kolay olmayacak bu macera da onları kovalayanlar ve engeller her şeyi daha da zorlaştıracak. Acaba sonunda bu açıklamayı tüm dünya ya duyurabilecekler mi?


"Çok karmaşık bilgisayar programları ile sanat üretilecekti.Ama bu durum içinden çıkılmaz bir soruyu gündeme getiriyordu: Bilgisayarlar sanat üretmeye başladığında sanatçısı kim olacaktı? Bilgisayar mı yoksa programcısı mı?"

Uzun zamandır okumak istediğim kitaba sonunda kavuştum. Öncelikle belirtmeliyim ki (bence) tek kelime ile harika. Baştan sona kadar soluksuz ve merak ederek okudum. Kitap aslında iki konu üzerinde durmuş "Bilim mi? Din mi?"... Bu sorulardan sonra başka sorular da beyniniz de canlanmaya başlıyor. Her ikisi de mi ? Birbirinden bağımsızlar mı ? yoksa ortak noktaları var mı?
Bunların dışında yapay zeka ve teknoloji konusunda da yeteneğini konuşturmuş Dan Brown. Kitabın seveni de var sevmeyeni de ama ben seven hatta çok seven taraf oldum.Okumanızı şiddetle tavsiye ederim :) 

Yorumlar

Yorum Gönder