Bir gün başka bir bedende gözlerinizi açsanız ne hissederdiniz? Başarılı bir evlilik terapisti olan Claudia Davis, herkesin hayatına iyi gelse de kendisi bu konuda şanslı değildir. Uzun zaman önce kaybettiği babasının acı kaybını hâlâ yüreğinde taşıyan genç kadın, mutsuz bir çocukluk geçirmiştir. Dahası artık bekâr bir anne adayı olduğu gerçeğiyle yüzleşmek zorundadır…
O akşam önemli bir kararı gerçekleştirmek için büyükannesinin dans stüdyosuna gittiğinde kader ona bambaşka bir kapı açacaktır. Stüdyodaki büyülü atmosfere girdiği anda artık hiçbir şey eskisi gibi değildir. Geçmişe, 1950’li yılların Paris’ine gözlerini açmıştır. Ve adı Claudia Davis değil danslarıyla göz dolduran Ruby Kerrigan’dır. Aynı zamanda cinayete kurban giden başka bir dansçının da baş şüphelisidir… Neler olduğunu anlayamayan Claudia, kendini inkâr ettiği kaderin ellerine bırakmak zorundadır. Belki de gelecekteki hayatı, geçmiş hayatının hatalarından kurtulmasına bağlıdır… Belki de gerçekten ikinci şans diye bir şey vardır…
Siyah Kar ile dikkatleri çeken Juliette Sobanet, bu kez Yağmurda Dans ile sizi zamanın ötesine, gizemli bir yolculuğa sürüklüyor. Geçmiş hayatların geleceğimizi nasıl etkilediğini okurken acaba sorusunu düşünmeden edemeyeceksiniz…
**
"Hayatınızı değiştirmek için bazen küçük bir zaman dokunuşu yeterlidir…"
Karakterimiz Claudia 35 yaşında bir evlilik terapisti ve evli bir adamdan adamdan hamile,fakat babası bebeği istemiyor. Birkaç zamandır büyükannesi'nin dans stüdyosunda dans eğitimi alırken oraya gelen Edouard ile yakınlaşmışlardır ve Claudia ona aşık olmuştur. Bir akşam Edouard'a bütün her şeyi itiraf edecekken nişanlı olduğunu öğreniyor ve tam stüdyodan çekip gidecekken yaşlı bir kadınla tanışıyor.Kadının ona verdiği kolye ile geçmişe dönüyor. 1959 yılında kendini Ruby adında genç bir dansçı olarak buluyor. Yanında en yakın arkadaşı ve büyükannesi Titine vardır. Kulübün baş dansçılarından Gisele öldürülmüş ve cinayetin şüphelisi ise Ruby'dir. Claudia'nın bu cinayeti kimin yaptığını çözüp eski haline dönmesi gereklidir yoksa ne bebeğine ne de Edouard'a kavuşamayacaktır.
Siyah Kar ile tanıdığımız güzel yazarın ikinci kitabı Yağmurda Dans. Hikaye çift zamanlı yaşanıyor 2012 yılında başlıyor 1959 yılına gidiyor ve tekrar 2012 yılında son buluyor. Hikaye çok güzel ve dili çok akıcı. İnsanda heyecan uyandırıyor ve merak ede ede diğer sayfaları okuyorsunuz. Bunun yanında sona doğru ne kadar merak uyandırsa da bazı yerleri çok sıkıcı geldi. Siyah Kar'ı bu kitabından daha çok sevdiğimi söyleyebilirim.Ama böyle aşk romanları seviyorsanız okumanızı tavsiye ederim.
Yorumlar
Yorum Gönder