Gözyaşlarınıza eşlik edecek biri varsa yanınızda, kalbinizdeki boşluk sizi ne kadar ıssızlaştırabilir?
Violet Armstrong 1926 yılında Zümrüt Kaplıca Oteli'nde çalışmaya başladığında aklındaki tek şey, artık çalışacak durumda olmayan annesine bakmaktır. Ancak ötekileştirilenlerin dünyasında yer alsa da kalbine yenik düşerek ünlü Honeychurch-Black Ailesi'nin vârisine âşık olur. Bir gece kuvvetli bir kar fırtınasının gelmesiyle o tutku dolu aşkı da kara gömülür. Ta ki karlar eriyip o gecenin sırrı ortaya çıkana kadar…
Seksen sene sonra Lauren Beck, erkek kardeşinin vefatından sonra annesinin baskıcı tavırlarından sıyrılarak, kendi ayakları üstünde durmaya karar verir. Görkemli Zümrüt Kaplıca Oteli'nin karşısındaki kafede çalışan Lauren, eski otelin restorasyonuyla ilgilenen bir mimarla tanışır. Arkadaşlıkları devam ederken, Lauren 1926 yılında yaşanmış doludizgin bir aşkın mektuplarını keşfeder. Ancak keşfi bununla da sınırlı değildir… Unutulmuş bir trajedinin peşine düşen Lauren, yüzleşeceği gerçekle kendi hayatını da değiştirecek riski göze alabilecek midir?
Büyükannesinin hayatındaki unsurlardan esinlenen Kimberley Freeman, Zümrüt Şelaleleri'nde gizemi, kalp kırıklığını ve farklı hayatlardaki aşkı anlatıyor. Ötekileştirilenlerin dünyasında siz de kendinizden bir parça bulacaksınız…
**
"Gözyaşlarınıza eşlik edecek biri varsa yanınızda, kalbinizdeki boşluk sizi ne kadar ıssızlaştırabilir? "
Hikaye 1926 ve 2014 yılları arasında geçiyor. 1926 yılında Violet karşımıza çıkıyor. Hasta ve yaşlı annesine destek olmak için Zümrüt Kaplıca Oteli'nde işe başlıyor. Her şey çok güzel giderken yasak olmasını bile bile zengin bir müşteriye aşık oluyor ve ilişkileri zamanla karmaşık bir hal almaya başlıyor.
2014 yılında ise bizi Lauren karşılıyor. Kardeşinin yaşadığı hastalıktan ve bir süre sonra ölümünden sonra hayatını kurmak için evden ayrılıp Zümrüt Kaplıca Oteli'nin yakınlarında bir cafe de çalışmaya başlar. Sıradan giden yaşamı bir gün tadilat halinde olan otelde aşk mektupları bulmasıyla değişir. Bu mektuplar bu yıllar arasında yaşanılan olaylar ile ilgili sırları ortaya çıkarmaya başlar.
"Hiç hayatın sana ait değilmiş gibi hissettiğin oldu mu? Sanki senin için önceden çizilmiş bir yolda çaresizce akıp gidiyormuşsun gibi..."
Yazarın okuduğum ikinci kitabı Zümrüt Şelaleleri. Sizi içine çeken güzel bir anlatımı var ve gereksiz ayrıntılara girmeyip sizi sıkmıyor. Özellikle böyle aşk romanları sürükleyici olur ve hemencecik biter ya Zümrüt Şelaleleri de öyle. Tek sevmediğim yanı var ki bütün aşk romanlarında olan şeyleri az çok tahmin edebiliyoruz ve son hep aynı oluyor.Zümrüt Şelaleleri için de bu geçerli ama arada böyle farklı tür de kitaplar okumak insana iyi geliyor diye düşünüyorum. Yazarın bu kitabını okumadıysanız okumanızı öneririm :)
Yorumlar
Yorum Gönder