Sen benim bir parçamsın... Ben âşık oldum. Şüphe yok. Buz soğuktur, gül kırmızı. Ve bu aşk beni sürükleyip bir yerlere götürmeye çalışıyor; öyle güçlü bir akıntı ki ondan kendimi korumam neredeyse olanaksız. Ama artık dönüş yok. Kendimi bu akıntıya bırakmak dışında bir şey yapamam. Yanıp kül olsam da, yok olup gitsem de. Japonya'dan bir Yunan adasına uzanan, üç kişiyi birbirine kenetleyen büyüleyici bir aşkın hikâyesi. Haruki Murakami'den düşlerinize sızacak bir roman...
**
"Mükemmel olmayan yaşamlarımızda boşa harcanmış zamanların da yeri önemli değil midir? Eğer bu mükemmel olmayan yaşamlarımızdan tüm bu boşa harcanmışlıkları çıkaracak olursak, yaşamlarımız mükemmel olmama özelliğini bile yitiriverir."
Hayatını kitap yazmaya adayan Sumire 22 yaşındadır ve kitap yazma sevdası yüzünden eğitimini bırakır. Sumire daha sonra Myu adında birine aşık olur. Sumire'nin aşık olduğu Myu ona iş teklif eder ve beraber iş seyahatlerine çıkarlar. Tatil için Yunan adalarına giderler ve umulmadık şeyler olmaya başlar. Myu Sumire'nin en yakın arkadaşını arar ve onu Yunan adalarına çağırıp olayları anlatmaya başlar. Acaba neden Myu Sumire'nin arkadaşını çağırdı? Yaşanan olaylar nelerdi?
İlk okuduğum Murakami kitabı ile karşınızdayım. Bu yorumum biraz farklı olacak çünkü kitabı canım Sibelim (@siibeliste) ile beraber okuduk ve yorumladık. Öncelikle Murakami'nin kalemini sevdik ama yanlış kitapla başladık bence tanışmaya. İkimizin de hoşlanmadığı yer sonuydu. Olaylar çok ani olmuş ve sonunu okuduğunuz da nasıl olur,eee devamı nerde ,noldu şimdi gibi tepkiler verdik. Onun dışında sevmediğimiz yanı yok gibiydi. Bu kitabından fazla hoşlanmasakta diğer kitaplarına kesinlikle şans vereceğiz :)
Yorumlar
Yorum Gönder