Yaşam ve ölüm arasındaki çizgi bazen çok incelebilir. Bu çizgide yaşanan hayatlar vardır. Can yakıcı hayatlar. Emek emek büyütülen sevgiler vardır. Cesaret olmadan tek adım atılamayacak tehlikelerin içine sokar insanı. Acıya beklenmedik faturalar çıkarır. En umulmadık anda, renkler değişir. Küçücük bir yaşamın ardında kalan, insanın kendisinden büyütüp sevdiği, korumaya yazgılı olduğu bağlılıklar vardır. Burçak Çerezcioğlu, 16 yaşında lösemiden öldüğünde, cesareti, sevgiyi ve yaşamı tanıyordu.Bu kitapta, kısa bir yaşamın kederini, güzelliğini, acısını, bir savaşı okuyacaksınız. Ne yazık ki kurmaca olmayan bir hayatın öyküsünü. Bir babaya, bu dizeleri yazdırmış bir hayatın. Sabahları hasta uyanmanı istiyorum. Hastaysan eğer yaşıyorsun demektir.
**
"Neden hepimiz hayatı dolu dolu yaşamak yerine, hayatı monoton bir şekilde yaşıyoruz. Eğer yaşamak buysa biz yaşamıyoruz. Muhakkak bir şeylerin elimizden kayması ve acı günler mi yaşamamız gerek sanki? Bunlar ders olmadan anlayabilsek yaşamın değerini, her şey daha güzel olurdu."
Mavi Saçlı Kız...Burçak... Daha hayatının başında lösemiye yakalanıyor ve kitap onun 16 senelik hayatını yazdığı günlüklerle bize sunuyor. Eminim çoğunuz bu kitabı duymuş ya da okumuşsunuzdur. Senelerdir elimin gittiği ama bir türlü alıp okuyamadığım kitaptı fakat geçenlerde hiç düşünmeden satın aldım ve okumaya başladım. Hayatı güzel giderken bir gün her şey tepetaklak oluyor ve lösemiye yakalanıyor.Birçok yerde tedavi görüyor,çok büyük acılar çekiyor ama umudunu hiç kaybetmiyor ve 1 sene sonra hastalığını atlatıyor. Her şey yine çok güzel giderken, bitti derken hastalığı hiç beklenmedik bir zamanda tekrarlıyor ve doktora gittiklerinde hastalığın başına döndüğünü yapılacak bir şey kalmadığını öğreniyorlar ve Burçak 95 yılında 16. doğum gününe 4 gün kala bu acımasız dünyaya gözlerini kapatıyor.
Hayatım boyunca yaptığım, ayakta kalmak, mutlu olmak, başarabildiğim tek şey daha güzel, daha mutlu günleri beklemek oldu. Her zaman bir şeyleri bekleyerek yaşıyorum.
Kitap bittiğinde ağlayacağımı biliyordum ama bu kadar çok ağlayacağımı tahmin bile etmiyordum. Onun o yazdıklarını,hayallerini,umutlarını,hastalık boyunca yaşadıklarını okudukça hele de son sayfalarda arkadaşına yazdığı mektubu okuduğum da göz yaşlarıma hakim olamadım. Hastalığı boyunca hep umutlu hep hayallerini gerçekleştirmek isteyen bir kız vardı karşımda hayattan hiç umudunu kesmeyen... Fazla söze gerçekten gerek yok eğer okumadıysanız kesinlikle alıp okuyun,hayatınızın bir köşesine koyun bu kitabı. Her şeye rağmen umutlu olmanın,hayata sıkı sıkı sarılmanın nasıl olduğunu görün.
Yorumlar
Yorum Gönder