Kelebeğin Kaderi-Başak Sayan

Tesadüf Tanrı'nın kendini gösterme şeklidir.

"Bir gün, küçük bir kozada minik bir delik açıldı. O an kozayı seyretmekte olan adam, bedenini o delikten dışarıya çıkarmak için çabalayan kelebeğe çok acıyıp yardım etmeye karar verdi. Kozadaki deliği genişleterek içinden çıkmasını sağladı. Ancak dışarı çıkan kelebeğin kanatları bedenine oranla daha küçük, kuru ve buruş buruştu. Şaşıran adam, zamanla kelebeğin kanatlarının gelişeceğini umut ederek beklemeye başladı. Ama bu hiçbir zaman gerçekleşmedi. Çünkü hayat suyu, kelebeğin bedeninden kanatlarına ancak kozadan çıkmak için çabaladıkça akabilirdi. Kelebek ömrünün geri kalanını, uçma hayalleri kurarak, kocaman bedeni ve küçücük kanatları ile sürünerek geçirdi. Hiç uçamadı.
Adamın anlayamadığı, kelebeğin kozadan çıkmak için verdiği mücadelenin aslında gerekli olduğu idi.
Çünkü bu, kelebeğin kaderini gerçekleştirebilmesi için, içinden geçmesi gereken Tanrı'nın bulduğu bir yoldu!"

**

Başak Sayan ilk romanı "Bağlanma Korkusu"nun ardından bu sefer "Kelebeğin Kaderi" ile okuru spiritüal bir yolculuğa davet ediyor.
Modern dünyanın kahramanlarının sevmek, sevilmek, acı çekmek, ihanete uğramak ve kendini keşfedip kaderini gerçekleştirmek yolunda yaşadıkları yoğun ve sarsıcı bir macera Kelebeğin Kaderi. Tesadüflerin hayatı nasıl yönettiği ve aslında hiçbir şeyin tesadüf olmadığı, her insanın ve her deneyimin yaşam yolunda birer basamak olduğuna dair epik bir anlatı, bir modern zaman masalı...
Yaşamın karşınıza çıkardığı işaretleri fark etmeye, en derin acılarınıza başka bir gözle bakmaya ve tüm yaşadıklarınızın nedenini keşfedip kozanızdan çıkmaya hazır mısınız?

"Kader,yazgı ya da alın yazısı...Adına her ne denirse densin,hiçbir şey tesadüfen olmuyordu."

                                                                         

Geçen hafta sürpriz bir kargo ile başladım güne.Sevgili Başak Sayan bu güzel kitabını bana imzalayıp yollamıştı ve çok merak ettiğimden hemen okumaya başladım.Birbirleriyle sıkı dost olan Nehir,Tuğba,Seda,Fikret ve Onur'un hikayelerini okuyoruz bu kitap ile.Hepsinin karakteri,yaşadıkları olaylar farklı olmasına rağmen tek bir konu etrafın da birleşiyorlar.

O da "aşk".

Sevdiği adamdan ayrıldıktan sonra düştüğü duygusal çıkmazda o güne kadar başına
gelenlerin nedenlerini sorgulayan ve kendisine yeni bir yol aramaya çalışan Nehir’in zaman içinde yaşadığı her şeyin, aslında onu başka bir coğrafyada yaşayan hayatının aşkına nasıl hazırladığını ve o güne değin karşısına çıkan her insanın onu bu noktaya ulaştırabilmek için üzerlerine düşen rolleri nasıl oynadıklarını keşfetmesini anlatıyor.

"İnsan zihni garipti.Çoğu kez kendi zihnimizin karanlıklarında ürettiğimiz korkulara dayanarak bakıyorduk her şeye.Ve gördüğümüz şeyin ne olduğunu da sahip olduğumuz korkular ve endişeler belirliyordu ne yazık ki."

Eğer bana sorarsanız bu sadece aşk kitabı mı diye,"kesinlikle hayır" derim. Hepimiz en küçük bir olay da bile "neden beni seçsinler" ya da birine aşık olduğumuzu söylemeye kalkışacağımız zaman "neden beni sevsin ki?" deriz.Bu duygu hayatımızı öyle bir sarmıştır ki her aldığımız kararı etkilemiştir.Aslında tek sıkıntımız kendimize güvenmememiz.Kendine güvenmeyen insan karşısındaki insana da güvenmez yapacağı şeylere de.

"Hayatta en önemli şey ,sizi olduğunuz gibi kabul eden ve seven insanlardı."

Bu kitaptan öğrendiğim bazı şeyler var ki...Mesela bazı olaylar için üzülmemem gerektiğini öğrendim çünkü hayatımdaki her insanla -beni üzen de mutlu eden de- bir amaç için yolumuzun kesiştiğini fark ettim.Daha gerçekleşmemiş birçok olay hakkında varsayım da bulunmamayı,en baştan ben bunu yapamam ya dememeyi,aklımdan olumsuz bir şey geçiyorken bunu olumluya çevirmeyi ve anı yaşayıp kimse için kendimi üzmemeyi öğrendim. Bana bunları öğrettiği için Başak Sayan'a çok teşekkür ederim.

Eğer bir kitap size kalk aynaya bak ve her gün istediğin bir şey için ben bunu yapabilirim demeni istiyorsa o kitap okunmaya değerdir.Yeni hafta da her şey gönlünüzce olsun.Mutlu akşamlar :)

"En acı olaylar bile,senin gitmen gereken yere,ulaşman içindir."